•22.3.09
Eymir
İşte zor bir hafta geçirdim. Yapılması gereken işler, her zaman tıkır tıkır yürürken bu kez öyle olmadı. Santral memuresi gibi sürekli telefon başındaydım. İşten hariç cuma akşamı aldığım bir haber, daha fazla dert,tasa istemiyorum dedirtti. Neyse ki zihinsel yorgunluğumu bugün Eymir’de attım. Her gidişimde iyi ki ODTÜ’nün burası diyorum. Ankara’nın dibinde bu bakir araziye bir ara Gökçek göz dikmişti. Eğer belediyenin eline geçseydi ne olurdu düşünmek bile istemiyorum. Gölün dibinde dizi dizi siteler biterdi sanırım. Kahvaltı sonrası gölün etrafında yürümek istedik. Meğer ne büyük bir gölmüş. Bir saat kadar yürüdük, yön kavramımızı kaybettiğimizden, ileri mi gitsek daha az yürürüz yoksa dönsek mi kestiremediğimizden geriye döndük. Bir saatte dönüşte yürüdük. Başta da dediğim gibi zihinsel yorgunluk kalmadı ama bacaklarım şu an tutmuyor. Bu iki saat içinde yağmura yakalandık, rüzgara da… Bir ara güneş bile açtı. Zaten giderken Oran Sitesi’nin orada kar vardı. Yani bir günde dört mevsimi birden yaşadık.
Yağmurda Ankara
Tipik bir yağmurlu günde yaşananlar bunlar. Arabadan inmeden plakalarımı kontrol etmeliyim diye düşündüm (Yağmurlu bir günde, çok övünülen alt geçitlerden birinden geçerken suya düşmüştü arabamın ön plakası)
Merak ediyorum. Siyasetçiler çok övündükleri bu yolları yağmurda, karda kışta hiç kullanmazlar mı? İşten evlerine nasıl giderler? Işınlanırlar mı? Hep şöförleri mi kullanır arabayı ve de onlar siyah camlarının ardından her şeyi toz pembe mi görürler?
2 yorum:
yalan = siyaset Mine'cim o yüzden gördüklerini görmezden gelir siyasetçiler yalan söyleyebilmek kolay olsun diye :)
bu arada bir mim yolladım sana :)
http://gecmisola.blogspot.com/2009/03/bir-gun-tek-basna.html
Haklısın Bekriya'cığım:)