Author: Mine
•28.1.09

Filmlerini de izlediğim ve de çok sevdiğim Emma ve Pride and Prejudice’in yazarı Jane Austen’in hayatından bir kesit sunan bu film, izlediğim en iyi romantik dramlardan. Jane Austen sevenler kaçırmamalı.

NOT: Haftasonu İzmir’deyim. Dönüşte görüşmek dileğiyle…
Author: Mine
•24.1.09

Duyun Beni from Greenpeace Turkey on Vimeo.

Bu videoyu çevre dostu blog arkadaşım Mavimantar'dan aldım. Paylaşıp daha geniş kitlelere ulaştırmak sizin elinizde. Detay için Mavimantar'ın adresi burada.
Author: Mine
•24.1.09
Öğretmenim Mori ile Salı Buluşmaları, Efe Güray ve Kaymaklı Baklava en sık aranılanlar olmuş.
Bundan hariç ilginç bulduklarım:

*Minenin telefonu
*Minenin mor telefonu
*Minenin beresi
*Minenin anlamı
*Mine ne ister
*Minenin sevgilisi kim

(Bu Mine kim ya!...)

*Kızılay simitinin yapılışı (bilsem keşke!)

*Datça’ya yerleşeceğim (ben de!)

*Beyinde timür (tümör demek istedi sanırım)

*Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in çocuklarının ismini bilen var mı?... (arkadaş soru işaretini ve üç noktayı da unutmamış)

*Harun Tekin nerde oturuyor
*Harun Tekin’in boyu

*Yayalar karşıya nasıl geçer (???)

*İdrar torbasının kaldığını nasıl anlarsın (???)

*Vakıf kurabiyeye göz randevusu (En çok buna güldüm! Vakıf Gureba demek istemiş arkadaş)
Author: Mine
•21.1.09
honeyhoney - Little Toy Gun video




İçim şarkının ritmi gibi kıpır kıpır. Neden mi? Yeniden spora başladım.
Blogumu takip eden arkadaşlar bilir geçen yıl bir ara pilatese başlamıştım.Evimin yanındaki spor merkezindeki derslerin sadece üçüne gittim. Spora ilk kez başlamış biri olarak hafif egzersizlerle değil grup ne yapıyorsa onu yapmak mecburiyetinde tutulmuştum. Ayrıca nefes alma tekniklerinden tutun da bir hareket en doğru nasıl yapılır anlatılmamıştı. Her ders sonrası bütün kaslarım ağrıyordu. Ben de devam etmedim.
Yaklaşık bir yıl sonra yani aralık ayında spor merkezi arayışına girdim ve yeni açılan bir merkeze bir grup arkadaşla kayıt olduk. Doğrusu 15 km kadar bir mesafede yani biraz uzakça…Farklı günlerde farklı aktiviteler denedim ve dünkü pilatesten sonra değer dedim. Bunu söyleten kişi pilates hocamdan başkası değil. Bir adam düşünün, korsan tipli, saçlar kazıtılmış, solaryumdan çıkmış gibi bronz tenli, bacakları dahil dövmeli, sanırım kulağında küpesi de vardı ama dikkat etmedim. Önce mistik bir müzik açtı, nefes tekniğini öğretti ardından denge hareketlerine geçtik. Zaman zaman bacaklarım titredi ama yine de ‘number one’ olarak değerlendirilenler arasında yer almak gururumu okşadı. Daha da önemlisi bugün için her yerim tutulur oturup kalmamam diye düşünürken cin gibiyim. Sadece omuz kaslarım biraz ağrıyor o kadar. Demek doğru tekniklerle yapılan spor yormuyormuş. Spor yapmak için eğer bir merkezi tercih ediyorsanız buna dikkat edin ve spor yapmanın verdiği keyfi yaşayın derim.
Author: Mine
•3.1.09
Sevgili blog arkadaşlarım,
Yeni bir blog açmak gibi bir düşüncem yoktu. Ta ki bugüne kadar… Karlı ve soğuk bir Ankara gününde evimde oturmuş ne yapsam ki diye düşünürken, eski albümlere ve bir poşete doldurulmuş eski kart ve mektuplara daldım. Hem çok eğlendim hem de hüzünlendim. O zaman için önemsediğim ama şimdi unuttuğum ne çok şey yaşamışım meğer… Bazen geçmişe dönmek bugünü anlamak için gerekli oluyormuş diye düşündüm içimden ve biraz daha özel ikinci bir blogum olsun istedim. Adını da Başucu Mektupları koydum. İki blogta da yazmak biraz zor olacak belki ama denemeden anlaşılmaz değil mi?
Hazır olunca davetiyelerinizi göndereceğim.
Sevgilerimle…
Author: Mine
•2.1.09
Yılın ilk günü Eymir'deydik. Giderken yolda gördüğümüz kuş sürüsünün gösterisini izlerken fotograf çekmeyi unutmuşum. Aklıma geldiğinde de epeyce uzaklaşmışlardı. Fotograf büyütüldüğünde, 2.tepecik üzerinden başlayıp yine 2. direğe doğru uzanan karaltı şeklinde görülebilir.



Giderken gün batmak üzereydi


Göl buz tutmuştu.


Soldaki tepede TRT'nin Oran'daki stüdyolarına ait ışıklar görülmekte. Dönüşte oradan şehre dönmeye karar verdik. Tabi tepeye gelince buzlanmış bir yol çıktı karşımıza. Hatta dörtlüleri yanık olarak bırakılmış şekilde bir araba terkedilmişti. Ben geldiğimiz yöne dönelim dedim. Ama sakalımız olmadığı için ve arabamın lastikleri yeni olduğu için -arabamın lastiklerini kış lastiği olarak düşünüldüğünden- kabul görmedi. Ve biz o buzlu yolu tırmandık. Biraz kaydık filan ama tecrübeli arkadaşım direksiyona geçince o tepeyi aştık. Sonra Mado'da oturup bozamızı içerken benim lastikler kar lastiği değil ki dediğimde gerçek ortaya çıktı tabi:) Aramızda bir yanlış anlaşılma olmuştu. Bu arada lastiklerim Goodyear Four Seasons :) ve -10 derecede karlı buzlu tepeyi birazcık zorlanaraktan çıkabilen bir lastik olduğunu kanıtladı.