Author: Mine
•28.12.07


Iyisiyle kotusuyle, acisiyla tatlisiyla, akillisiyla delisiyle, dostuyla dusmaniyla, durustuyle yalanciyla, kibariyla kabasiyla... ugrasaraktan bir yilinda sonuna geldik. Hem kendimle ilgili hem de cevremdeki herkes ve herseyle ilgili, yeni bir suru sey ogrendim. Bazisi uzdu bazisi sevindirdi...
Bir sure buralarda olmayacagim. Dondugumde tekrar gorusmek dilegiyle, herkesin yeni yilini kutlarim.
Ayrica 2008'de, tum dunyaya saglik, baris, mutluluk, kisacasi iyi ve guzel olan herseyi diliyorum.

Sevgili Mavimantar, sana sozum var, en kisa zamanda yazacagim dedim ama olmadi. Belli mi olur,yilin ilk yazisi belki de sobe yazim olur:)



Hayat çetele tutmak değildir...


Hayat;
Seni kaç kişinin aradığı,kiminle çıktığın,çıkıyor olduğun
veya çıkacağın demek de değildir.
Kimi öptüğün,hangi sporu yaptığın,
kimlerin seni sevdiği de değildir.
Hayat, ayakkabıların,saçın,derinin rengi de değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir.
Aslında hayat; notlar,para,giysiler,
girmeyi başardığın ya da başaramadığın okullar da değildir.

Hayat;
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven ,mutluluk,şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.

Hayat;
Kıskançlığı yenmek,önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir.
Ne dediğin ve ne demek istediğindir.
İnsanların sahip olduklarını değil,
kendilerini olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi hayatı,
başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat bu seçimden ibarettir.
İnsanların en acizi dost edinemeyen,ondan daha acizi ise dost kaybedendir.


Charles E.
.


Bu siire ilk olarak bloglar arasi seyahatim esnasinda, Mr. TD 'nin blogunda rastlamistim. Ardindan Etki Alani 'nin blogunda da gordum. Ikisine de tesekkur ederim.
Author: Mine
•19.12.07

Bugün bir değişiklik yapayım istedim. Ne zamandır aklımda yemek tarifi yazmak vardı ve hazır bayram gelmişken de, baklava tarifi iyi gider dedim. Yemek yapmayı sevmekle beraber, mutfağa girdiğim pek söylenemez. Bu tarifi yengemden aldım. Annem de bu kez, yengemin tarifine göre yaptı baklavasını ve gerçekten güzel oldu. Her ne kadar fotografını çekip sayfama koyamasam da, netten aldığım bu fotograftakine çok benziyor.
.
Herkesin bayramını kutlar, esenlikler dilerim.
....
Kaymaklı Baklava

Malzemeler:
2 yumurta
½ paket margarin (oda ısısında erimiş)
4 yemek kaşığı yoğurt
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 tatlı kaşığı sirke
3 yemek kaşığı kaymak
1 avuç nişasta
alabildiği kadar un.

Şerbet:
5 su bardağı şeker
5 su bardağı su
½ limonun suyu

Baklavanın üzerine konulacak yağ:
1 paket (500 gr) margarin,
1 çay bardağı sıvı yağ ve
250 gr tereyağ
(Bu yağ karışımı eridikten sonra baklavanın üzerine serpilir. Yağı kızdırmaya gerek yoktur)


Yapılışı:
Hamurun yoğrulacağı kaba; yumurta, margarin, yoğurt, kaymak ve nişasta konur.
Avuç içimizde kabartma tozu sirke ile eritildikten sonra, kaptaki malzemeye eklenerek, hepsi birbirine karıştırılır.
Bu karışımın üzerine alabildiğince un eklenir ve yumuşak bir hamur elde edilir.
Hazırlanan hamurdan 60 adet, ceviz büyüklüğünde hamur topu elde edilebilmelidir.
Ceviz büyüklüğündeki hamur toplarının her biri, merdane yardımıyla ve nişasta serpilerek 10-15 cm çapında açılır. Açılan hamurların sayısı 10’u bulduğunda her birinin arasına nişasta serpilerek üst üste konur ve topluca bir tepsi büyüklüğünde açılır.
Bu onlu grup tepsiye serilir ve üzerine ceviz serpilir.Bu şekilde 6 hamur katmanı arasında 5 kez ceviz serpilmiş olur.
Baklava dilimlenir ve üzerine eritilmiş yağ karışımı gezdirilir.
Ağır ateşte (175’ C ) üzeri kızarana kadar pişirilir.
Ilık şerbet, ılık baklavanın üzerine dökülür.

Afiyet olsun.
İYİ BAYRAMLAR!

Author: Mine
•16.12.07
Biraz önce tv'deki müzik kanallarından birinde Santana'nın Supernatural albümünden 'Put your lights on' adlı şarkısını dinledim.
1999'da Santana'nın 9 Grammy aldığı bu albümü dinlemeyeli yıllar olmuş. Bu şarkı albümde en beğendiğim şarkılardan biri. Everlast'a ait olan şarkının sözlerine anlam yüklemede zorluk çeksem de bence ses ve müzik harika... Ekşi Sözlük'te bu şarkı ile ilgili ilginç açıklamaları görünce sayfamda yer vereyim istedim.




Author: Mine
•14.12.07


Kızkardeşim arayıpta ‘Bu akşam Cem Yılmaz’a gidiyoruz, Selin’e bakar mısın?’ dediğinde heyecan duymadım desem yalan olur. 3,5 yaşında şirin mi şirin, akıllı mı akıllı bir yeğenim var. Kreşe gidiyor ve okulu çok seviyor. Sabahları annesini uyandırıp ‘okula gitme vakti’ diyen de o. Burada sorun olan kardeşim. Kendisi ‘fanatik anne’ (yapılan bir araştırmada anneler 4 gruba ayrılmış:fanatik anne, star anne, patron anne ve cankurtacı anne) grubuna girdiğinden, kreşe gönderirken bile endişe duyduğundan, kreş harici çocuğundan, toplasanız bir gün bile ayrı kalmadığından, nasıl oldu da bir akşam çıkmaya karar verdi dedim içimden ve de artık normale dönüyor diye de sevindim.
O akşam, Selin’e ben mi baktım yoksa o mu bana baktı tartışılır. O programımızı belirledi, bense ona göz kulak oldum. Kağıtlar kestik yapıştırdık, çizgi film izledik, kitap okuduk, bolca meyve yedik, süt içtik…Yatma vakti diyene kadar her şey normaldi, işte o an mızıklamaya ve ben annemi isterim demeye başladı. 'Pijamalarımızı giyelim, sen yat ben sana masal okuyayım, onlar gelene kadar da konuşuruz' diyerek yatağa yatırabildim.Masal bittikten sonra ışığı söndürmeme de izin verdi. Sonra başladı konuşmaya hanımefendi, benim konuşacaklarım bitmedi diyerekten neredeyse bir saat konuştu. Sonra benim uykum geldi dedi ve uyudu.
.
O geceden bir enstantane:
Açtığım bir kanalda ingilizce çizgi film görünce:
- Bu kanalda çizgi film ingilizceymiş , kanalı değiştireyim mi? dedim
- Biz Türkiye’de oturuyoruz, Türkçe konuşuyoruz, onlar ingiyterede oturuyorlar, inkilizce konuşuyorlar demesin mi!
.
Kısacası hepimiz için de güzel bir geceydi. Bence fanatik anne olmak, hem anneye hem de çocuğa zarar. Çocuğumuzun özgüvenli olması için, kendi ayaklarının üzerinde durabilen bir erişkin olması için aşırı koruyucu olmamak lazım diye düşünüyorum.
Author: Mine
•11.12.07
Sevgili Hedikli Ev beni sobelemiş. Ben de dilim döndüğünce kendimden bahsedeyim:)

Ben küçükken, sanırım altı yedi yaşlarındaydım. Ecevit başbakandı.Birgün annemlerin konuşmasına kulak misafiri olmuştum.Vehbi Koç’un Türkiye’nin en zengin adamı olduğunu söylediklerinde, ‘Ecevit değil mi?’ diye atılmıştım da çok gülmüşlerdi. Bugünleri o zamandan görebilen vizyon sahibi bir çocukmuşum meğer:)

Ben aslında, üç kez nikah masasına oturdum ama üçünde de nikah şahidi olarak:)

İlk kopyamı, lisedeyken coğrafya dersinde çekmeyi denemiştim. Dönemin ilk yazılısında herkes kopya çekmişti, öğretmenimizde göz yummuştu. Sırf meraktan ikinci sınavda ben de kopya çekmeye kalkıştım.Harita metot defterinden çekmeye çalıştığım için de yakalandım tabi:)Neyse ki öğretmenimiz Şükran Hanım insaflı çıktı ve beni affetti.

Cep telefonumu, iletişim haricinde rehber olarak kullandığım için, kaybettiğimde telefon rehberim uçup gitti ve hala da toparlayamadım. Cep telefonu alırken; ucuz, kapaklı ve de şarj ömrü uzun olsun isterim. Başka bir özellik aramam.

En saçma huyum, anı olsun diye gazete küpürü, konser bileti, nikah şekeri gibi ıvır zıvır şeyleri atamaz biriktiririm ve bu huyuma sinir olurum.

Aşk için, diyecek bir sözüm yok henüz. Buraya sevdiğim bir şarkı ve klibi güzel gider diye düşündüm. Her ne kadar içinde ayrılık olsa da...




En sevdiğim bloglar, takip ettiklerimi zaten listeledim. Bazı blogları da ziyaret edip güzel bir yazıya rastladığımda yorum bırakıyorum. Bloglar arası yolculuğu seviyorum:)

Ben de Figen'i, Yıldız'ı ve Sanem'i sobeliyorum. Üçü de uzun zamandır birşeyler yazmadılar. Ben de onları ve yazılarını özlemiştim. Sobe- ebe işi bu anlamda iyi oldu.
Author: Mine
•4.12.07


Bugünlerde her radyoyu açışımda bu şarkıya rastlıyorum.Müzik harika! Sezen'de buğulu sesiyle, Ezginin Günlüğü'nün bu şarkısını ne güzel yorumlamış.
Ezginin Günlüğü'nün, Çeyrek adlı 25. yıl özel albümünde, Sezen Aksu'dan başka, Bülent Ortaçgil, Bulutsuzluk Özlemi, Yüksek Sadakat, Yaşar gibi bildiğimiz ve sevdiğimiz birçok isim, grubun en güzel şarkılarını seslendirmişler. Tavsiye edilir.

Get this widget | Track details | eSnips Social DNA
Author: Mine
•4.12.07
Bekir Coşkun bugünkü yazısında Hakimler ve Savcılar Yasasında Değişiklik Yapan Yasa’nın, Cumhurbaşkanı tarafından kabulune değinmiş. Gece yarısı yurtdışı gezisinden dönmüş ve de ayağının tozuyla, bu yasayı onaylayıvermiş Cumhurbaşkanı. Coşkun, yargı mensuplarının tepkisizliğine de değinmeden edememiş.
Bu yazıyı okur okumaz, çok sevdiğim, saygı duyduğum ve de dostum olduğu için kendimi çok şanslı saydığım bir arkadaşımı aradım. Kendisi hakim. Biliyorum ki o ve onun gibi düşünen arkadaşları, anayasa ve yargıda yapılan değişiklikler konusunda ellerinden geldiğince hukuk devletini koruma çabasındalar. Bana http://www.yarsav.org.tr/ adresini verdi. Maalesef bu dernekte Adalet Bakanlığı tarafından her an kapatılabilir.
Melih Aşık’ta ‘yargı’ konusuna değinmiş ve 09.12.2007 tarihinde, yine Tandoğan Meydanı’nda, Barolar Birliği’nin çağrısıyla gerçekleştirilecek miting haberiyle yazısını bitirmiş. Hukuka saygılı herkes mitinge davetli’
Yılmaz Özdil ise, yazısında şöyle diyor: ‘Türkiye’de "üç hayati işi" canı çeken herkes yapabilir; Siyaset, Müteahhitlik ve Gazetecilik’
Bu durumda Bekir Coşkun’un yazısına da cevabı vermiş oluyor. Canı çeken herkes gazete sahibi olabiliyor veya gazeteciyim diye ortada dolaşabiliyorsa ve bu kişiler sadece iktidara hizmet ediyorlarsa, tabiki iktidar harici olanlar ‘tepkisiz’ görüneceklerdir.