Author: Mine
•9.4.09
Yeşil Vadi'den bir görünüm

Yola çıktığımızda nereye gideceğimizi bilmiyordum. Beykoz’a, ardından Riva’ya, sonra da ağaçlı yollardan geçip,Yeşil Vadi’ye vardık. Yeşil Vadi, dere kenarında, yeşil bir arazi üzerindeki minik bir kulübeden ve masalardan oluşan bir restaurant.
Gider gitmez dere kenarındaki bir masaya yerleştik. Sürprizin sahibi S., kahvaltılıklarımızı da almış. Arabanın bagajından neler çıkarmadı ki…Mangal için sucuk ve hellim peynirden tutunda simite, birkaç çeşit ekmeğe kadar her şeyi düşünmüş. Bize mangal ve çay siparişi vermek düştü. Hava serinceydi ve mekanın sahibi bizi içeriye, soba başına davet etse de yemeğimizi bitirene kadar yerimizden kalkmadık. Zaten cumartesinin tek konukları da bizdik!



Mangalda sucuk pişiren ben!

Kahve içmek istedik ama orada yokmuş. Biz de Polonezköy’ün yolunu tuttuk. Riva gibi Polonezköy’de hep görmek istediğim yerlerden biriydi. Şansıma bir günde iki isteğimde gerçek oldu. Kahve için Polonezköy’de Leonardo’yu seçtik. Çok ama çok şirin bu bina restore edilmiş ve sadece restaurant olarak hizmet veriyor. Sabahtan akşama kadar açık büfe hizmetinizde. Geniş bir arka bahçesi var. Orada fotograf çekemedim ama isteyenler sitesini ziyaret edebilirler.


Günü ortaladıktan sonra arabamızla Harem’den Karaköy’e geçtik. Bu sayede köprü trafiğiyle de cebelleşmemiş olduk. Eminönü sahildeki Yeni Cami’ye girip ‘En kötü günüm böyle olsun’ diye dua ettim, ardından Nimet Abla’dan piyango bileti aldım, oradan Mısır Çarşısı’nagittik. Karaköy'e gidipte Karaköy Güllüoğlu Baklavacısı’na gitmemek olmazdı:)




Galata'da yemek yediğimiz yerin tavanındaki ağlar ve kılıç balığı

Akşam yemeğinde Galata’da köprü altındaydık. Aslına bakarsınız benim umduğum tipik balıkçı restaurantlarını bulamadım orada. Bolca gürültülü müzik çalan kafeler dolmuş. Ne Cunda’daki ne de Adalar’daki balıkçılar yoktu ama biz denize, denizciye en yakın olanını seçip yemeğimizi yedik.Ve şarapçı olan ben hayatımın ilk rakısını içtim.

İlerleyen saatlerde başka bir sürpriz daha bekliyormuş beni…
|
This entry was posted on 9.4.09 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

4 yorum:

On 9 Nisan 2009 23:37 , coffeé dedi ki...

istanbul hasreti çeken ben için çok güzel gezinti oldu bu yazılar...

yüreğinize sağlık :)

 
On 10 Nisan 2009 12:01 , Adsız dedi ki...

yakında bende görucem o yerlerı :)

 
On 12 Nisan 2009 05:24 , Asortik Krep dedi ki...

Bir daha seninle mi gitsem ne yapsam :))
Bir Ankaralı olarak iyi geziyorsun İstanbul'u :)

 
On 30 Nisan 2009 20:21 , Mine dedi ki...

*Coffee,
Umarım en kısa zamanda bu hasretin biter.
Dolunay,
*Biraz geç oldu ama güzel gezmeler sana!
*Asortik Krep,
İstanbul'da gezdirmeyi seven arkadaşlarım olunca, gezmekte oluyor. Neden olmasın, sen de katıl bana:)