Author: Mine
•24.3.08

Bugünlerde elimde olan kitap, Doç. Dr. Şahin Filiz'in, 'Bireysel Dindarlık mı Kamusal Dinsellik mi? 'Başörtüsü' Söyleminin Dinsel Temelsizliği ve İslam Felsefesi Açısından Eleştirisi' adını taşıyan kitabı.
Kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısı şöyle:
Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr.Şahin Filiz, İslam'ın özgün kaynaklarından hareketle 'türban'ın İslam'da yeri olmadığını, dinden sapma niteliğini taşıdığını kanıtlamakta ve şu sonuca ulaşmaktadır: 'Siyasallaşan ve seçkinci bir kamusal dinsellik alanını gittikçe 'ötekiler' aleyhine genişleten başörtüsü söylemi, İslam'ın ahlaki ve medeni özünü gölgelediği gibi, bugün, tüm ABD, AB yanlısı ve küresel ılımlı İslam söyleminin yerli işbirlikçileri için, emperyalist ve mandacı tuzağın halk yığınları nazarında meşruiyetini sağlayan 'Islami' makyajla servis edilmesini de kolaylaştırmaktadır. Avrupa Birliği, ABD kaynaklı ılımlı İslam propagandası ve dinler arası diyalog faaliyetleri, 'Başörtüsüne özgürlük' talepleriyle çakışan bir sürecin temel parametreleri olarak Islami kesim'de dinsel olarak onaylanmış ve sindirilmiştir. Ülkemizi ve Türk ulusunu parçalamayı amaçlayan AB'ne ve onun ülkemizdeki sivil uzantılarına karşı çıkmak, başörtüsü özgürlüğüne ve doğal olarak da İslam'a karşı çıkmakla bir tutulmak için, başörtüsü söylemi, Milli devlete muhalefetin dinsel motifi olarak işlevsellestirilmektedir.'

Şahin Filiz'in bu kitabından ilgimi çeken bir ayrıntıyı burada paylaşmak istedim.
......
Nur Suresi 30 ve 31.ayetlerde, ‘kadınlar ziynetlerini göstermesinler’, ( la yübdine ziynetehunne) ifadesindeki ziynet, ayıp yerler, gizli görkem ve güzellikler;örfen de gösterilmesi uygun olmayan kısımlara işaret etmektedir. ‘Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar’ (ve’l-Yadribne bi humurihinne ala cuyubihinne) ifadesinde geçen ‘başörtüsü’ (humur), esasen başörtüsü anlamında değildir. Sözcük, ‘örtmek, gizlemek, evinden dışarı çıkmamak, utanmak, sarhoş etmek’ anlamındadır. Ayette başörtüsü olarak çevrilen hımar/humur, genel anlamda ‘örtü’dür. Özellikle ve kesin olarak başörtüsü değildir. Başörtüsü anlamı, örften çıkarılan bir anlamdır. Örften çıkarılan ve örfen yaygın bir anlamın, başörtüsünü farz kılması ise mümkün değildir. Kaldı ki, İslam öncesi Arap kadınları, başörtüsü bir yana, ağır avret mahallerini ve göğüslerini bile örtmekte gevşek davranıyorlardı. Başörtüsünün göğüsleri, gerdanı, boyun ve kulakları örtecek şekilde sıkıca başa sarılması yolundaki görüşler, ayette açıkça zikredilmeyen kişisel yorunlardan ibarettir.(1) Başlarının üzerindeki örtü,açık göğüslerini örtmeye hizmet etmiyordu. Burada örtülmesi hedeflenen ve istenen bölge, baş değil göğüslerdir ve göğüsler ise, ferc kadar ağır avret bölgesi içindedir. Kaldı ki, başın örtülmesi bu denli kesin bir farz ve dinin vazgeçilmez bir emri olsaydı, ‘baş’(Ra’s) ve ‘saç’ (şa’r) sözcüklerinin ayetlerde geçmesi gerekirdi.Kur’an, pek çok konuda ayrıntılı olarak sözcük zenginliğini sergilemekten kaçınmazken, böylesine ciddi olduğu ima edilen bir farzın en önemli bu iki sözcüğünü neden telaffuz etmekten kaçınmış olsun? ‘Bir sivrisineği bile örnek vermekten çekinmeyen Tanrı’ (2) neden ‘baş’ ve ‘saç’ sözcüklerini örnek vermemiştir? Demek ki Kur’an, başın örtülmesini, başı şu ya da bu şekilde örtmeyi tamamen kadınların kendi iradelerine ve yaşadıkları sosyo-kültürel çevrelerinin koşullarına bırakmış olmaktadır. Bunun adı ise, gelenektir.

(1) Nisaburi(Tabrie tarihi’nin Kenarında)XVIII/78. (Aktaran: M.Zeki Duman, A.g.m., ss.44-45)
(2) Kur’an, 2 Bakara 26: ‘Bakın, Allah bir sivrisineği (hatta) ondan daha küçük bir şeyi örnek getirmekten kaçınmaz.’
|
This entry was posted on 24.3.08 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.