Author: Mine
•18.3.08


Tarih safsatayla değişmez...

VARSIN onlar, Çanakkale Zaferi’nde Mustafa Kemal’i yok sayarak zehirlerini akıtsınlar.Varsın onlar, Mustafa Kemal’i Çanakkale’de yok saymasalar bile, rütbesini ve yaptıklarını küçümsesinler.
Varsın onlar, Çanakkale Zaferi’ni mucizelere, kerametlere, ermişlere, evliyalara, dervişlere bağlasınlar.
Tarih, ortadadır, hem de sözlü değil, belgeli tarih...
* * *
YIL 1932, mayısın yirmi biri...
İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Sir George R. Clark ve askeri ataşe Binbaşı O’Leary, Cumhurbaşkanı Atatürk tarafından kabul edilmişler.
İngiltere Genelkurmay Başkanlığı, Çanakkale Savaşı’nın resmi tarihini hazırlamış, ciltlenmiş kitap Atatürk’e armağan edilecektir.
Büyükelçi, bu kitabın hazırlanmasındaki amacın “Askeri öğrencilere ve gelecek kuşaklara, İngiltere’nin Çanakkale Boğazı’nı zorlama girişimi başarısızlığının öyküsünü anlatmak” olduğunu söyler.
İngiliz hükümeti, kitabı, Atatürk’e “Büyük bir general, soylu bir düşman, cömert bir dost” duygularıyla yollamakta ve kabulünü rica etmektedir.
Atatürk kitabı memnuniyetle alır, teşekkür eder ve 17 yıl önceki Çanakkale Savaşı’nı anlatır. Askeri ataşe, Atatürk’ün anlattıklarını not tutar, tutanak Londra’ya gönderilir.
* * *
PROF. Dr. Hikmet Özdemir’in yeni çıkan kitabı “Komutan ve Evlatları” adlı kitabında bu tarihi belgenin İngilizce orijinali vardır ve ilk defa yayımlanmaktadır. (x)
İngiliz elçisi, ayrıca, Londra’ya bu görüşmeyle ilgili bir de mektup göndermiştir.
Büyükelçi mektubunda Atatürk’ün anlattıklarını Londra’ya şöyle anlatır ve yorumlar:
“Mustafa Kemal, O’Leary ve bana (savaş sürerken Türk askeri makamlarınca) görevinden nasıl el çektirildiğini ve kendisine savaşılmayan bir alanda işe yaramayan bir birliğin nasıl verildiğini ve bir gün birliğini talim ettirirken tamamen rastlantı sonucu bizim (İngilizlerin) Arıburnu’ndaki ilerleyişimizden hemen önce geri çekilen Türk askerleriyle karşılaşmasını anlatırken yanımızda bulunmanızı isterdim. Kaderin sillesinin bizim için trajik ve dramatik tarafı yeterince iyi bilinmektedir, ancak, onun (kaderin) başrol oyuncusu (Gazi) tarafından yalın ve alçakgönüllü bir üslupla anlatılması yaşamımın en ilginç deneyimlerinden biri olarak kalacak.”
* * *
İKİ yıl sonra 1934’te, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya Çanakkale’ye gitmektedir; Atatürk kendisine bir görev verir, daha doğrusu Şükrü Kaya’nın yapacağı konuşmayı kendisi yazar, “Bunu okuyacaksın!” der.
“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar!
Burada bir dost vatanın toprağındasınız.
Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz.Sizler, Mehmetçiklerle koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz.
Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.
Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır.
Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
* * *
VARSIN onlar, Mustafa Kemal’i Çanakkale’de yok saysınlar, tarihi değiştiremezler ki!Prof. Dr. Hikmet Özdemir’in kitabı da belgelerle dolu tarih...

(x) ANKA Yayınları.
|
This entry was posted on 18.3.08 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

2 yorum:

On 19 Mart 2008 12:41 , Nihat Akkaraca dedi ki...

İnsanı etkileyen bir foto.

 
On 20 Mart 2008 22:23 , Mine dedi ki...

Nihat Ağabey,
Ben Çanakkale'de büyüdüğüm için, bu güzel şehrin hayatımdaki yeri çok ama çok özeldir. Bu fotografı da 2005'de Kilitbahir'e giderken çekmiştim.
Bugünde Hasan Pulur'un yazısını okuyunca fotografın altına ekledim. Saygılar