Author: Mine
•14.12.07


Kızkardeşim arayıpta ‘Bu akşam Cem Yılmaz’a gidiyoruz, Selin’e bakar mısın?’ dediğinde heyecan duymadım desem yalan olur. 3,5 yaşında şirin mi şirin, akıllı mı akıllı bir yeğenim var. Kreşe gidiyor ve okulu çok seviyor. Sabahları annesini uyandırıp ‘okula gitme vakti’ diyen de o. Burada sorun olan kardeşim. Kendisi ‘fanatik anne’ (yapılan bir araştırmada anneler 4 gruba ayrılmış:fanatik anne, star anne, patron anne ve cankurtacı anne) grubuna girdiğinden, kreşe gönderirken bile endişe duyduğundan, kreş harici çocuğundan, toplasanız bir gün bile ayrı kalmadığından, nasıl oldu da bir akşam çıkmaya karar verdi dedim içimden ve de artık normale dönüyor diye de sevindim.
O akşam, Selin’e ben mi baktım yoksa o mu bana baktı tartışılır. O programımızı belirledi, bense ona göz kulak oldum. Kağıtlar kestik yapıştırdık, çizgi film izledik, kitap okuduk, bolca meyve yedik, süt içtik…Yatma vakti diyene kadar her şey normaldi, işte o an mızıklamaya ve ben annemi isterim demeye başladı. 'Pijamalarımızı giyelim, sen yat ben sana masal okuyayım, onlar gelene kadar da konuşuruz' diyerek yatağa yatırabildim.Masal bittikten sonra ışığı söndürmeme de izin verdi. Sonra başladı konuşmaya hanımefendi, benim konuşacaklarım bitmedi diyerekten neredeyse bir saat konuştu. Sonra benim uykum geldi dedi ve uyudu.
.
O geceden bir enstantane:
Açtığım bir kanalda ingilizce çizgi film görünce:
- Bu kanalda çizgi film ingilizceymiş , kanalı değiştireyim mi? dedim
- Biz Türkiye’de oturuyoruz, Türkçe konuşuyoruz, onlar ingiyterede oturuyorlar, inkilizce konuşuyorlar demesin mi!
.
Kısacası hepimiz için de güzel bir geceydi. Bence fanatik anne olmak, hem anneye hem de çocuğa zarar. Çocuğumuzun özgüvenli olması için, kendi ayaklarının üzerinde durabilen bir erişkin olması için aşırı koruyucu olmamak lazım diye düşünüyorum.
This entry was posted on 14.12.07 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

6 yorum:

On 16 Aralık 2007 12:21 , yaban dedi ki...

Yeğeninizin, "Benim konuşacaklarım bitmedi" demesi çok hoşuma gitti, zaten anlattıklarınızdan ve bu cümleden yola çıkarak Selin'in büyüdüğünde kendi ayakları üzerinde duran bir yetişkin olacağına inandım ben.
Çevrenizde bir çocuk olması ne güzel, keşke benim de birlikte vakit geçirebileceğim küçük bir yakınım olsaydı. Onlara bir şeyler öğretmeye çalışırken aslında onlardan öğrenen biz oluyoruz çoğu kez...

 
On 16 Aralık 2007 14:25 , Mine dedi ki...

Sevgili Yaban,
Daha 3,5 yasinda olmasina ragmen beni sasirtan sozleri ve davranislari o kadar cok ki... Hep denir ya, "simdiki cocuklar farkli" diye. Katilmamak imkansiz
Sevgiler

 
On 17 Aralık 2007 03:52 , mavimantar dedi ki...

Evet, gerçekten şimdi çocuklar çok farklı.Bazen insan onların sözünün üstüne söz söyleyemez duruma geliyor.Yada beklediğinizden çok farklı , olgun tavırlar sergiliyorlar.Ama onların o masum, renkli dünyalarına bir de girdiniz mi,keyfinize diyecek olmaz - ki,sizin gecenizde böyle keyifli geçmiş.
Ama anladığım kadarıyla Selin kendi ayakları üzerinde duran ve aynı zamanda sorumluluk sahibi biri olacak.Baksanıza şimdiden okula gitme vaktini atlamıyor...

 
On 17 Aralık 2007 11:23 , Adsız dedi ki...

Maşallah şimdiki çocujlar acayip zekiler. Bazen nasıl davranacağını şaşırıyor insan. Eminim ilerde sorumluluklarının bilince olacak. Gecen çok güzel geçmiş bu çok güzel :) yeğenine de hayran kalmamamk elde değil.
Sevgiler

 
On 18 Aralık 2007 17:27 , Adsız dedi ki...

Teyzeyle bir gece gecirmek gibisi var mi? Anlasilan her taraf bu geceden cok zevk almis. Alem bu ufakliklar di mi? Sanki buyumus de kuculmusler gibi.
Optum.
FB

 
On 19 Aralık 2007 17:09 , Mine dedi ki...

Mavimantar, Çilekli Pasta ve Troywind (Figen'ciğim),
üçünüze de ayrı ayrı teşekkür ederim. İyi bayramlar