Author: Mine
•19.12.08

İki gün önceki düelloyu izlediniz mi bilmiyorum.Ben televizyonu açtığımda, Gökçek konuşmasını bitirmiş sıra Kılıçdaroğlu’na gelmişti. Bir çoğunuz Kılıçdaroğlu’nun konuşacağını sanırken, Gökçek’i dinlemeye devam ettik. Ben bir Ankaralı olarak bu duruma hiç ama hiç şaşırmadım. Gökçek tam da beklediğim gibi davrandı.Biz Ankaralılar onun bu davranışına alışkınız. Pişkin gülümseyen maske takmış gibi görünen yüzünü veya adını duymadığımız bir gün geçmez. Ankara demek Ankara Büyükşehir Belediyesi demek, o da Gökçek, hatta o da yol, kavşak, köprü demek. (Bakınız belediyenin internet sitesine)

İnternet sitesini ziyaret etmeyenler için, köprüler, reklam panosu gibi kullanılmaktadır Ankara’da. Kızılay Metrosu’ndaki her adım başı takılı plazma tv’lerde de izleyebilirsiniz kendisini. Sanki Ankara için bir lütuftur.

Eskiden kaldırımlar sürekli yenilenirdi.Şimdi neredeyse adım başı kavşak yapılmakta. Ben bir yaya ve de sürücü olarak memnun değilim şehrimin bozuk bir otoyola çevrilmesinden. Bir çok kişi ise merkeze hiç ışığa takılmadan gittikleri için memnundurlar. Karşıdan karşıya geçmeye çalışan yayaları hiç önemsemezler. Her gün olan ölümlü trafik kazalarını da…

Ankara’yı bilipte Ulus ve Kızılay’ı bilmeyen yoktur sanırım.Bir ara buralardaki trafik ışıklarını kaldırmış, araçlara sonsuz geçiş hakkı tanımıştır kendisi. Düşünün otobüs durağında olan (Ulus için) ama alt ve üst geçit olmayan bir yerde yayalar nasıl karşıya geçer?Kızılay içinse çözüm metro girişlerini kullanın demek olmuştur. Bu Zihni Sinir fikri bir süre uygulandıktan sonra vazgeçildi.(meraklısına ekşi sözlükteki yorumlar burada)

2007 yazında Ankara’daki su sıkıntısını yaşayanlar bilir.15 yıllık belediye başkanı olmasına rağmen uyarılara kulak asmamış ve önlem almamıştır. Ankaralıya suyu az kullanın, duş alırken altınıza kova koyun, o suyuda tuvalette kullanın, olmadı tatile gidin diyen yine kendisidir.

Kızılırmak suyu geldi de rahatladık diyeceğimizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Artık çeşme suyunu mutfakta kullanamıyoruz. Eskiden çeşme suyunu içerdik. Su faturalarının zaten kabarık geldiği şu dönemde, artık damacana su da masrafa eklendi. Bir ailenin bir ayda alacağı damacanayı hesaplayın, üzerine de su faturasını koyun. Son 1-1,5 yılda suya ödediğimiz paranın kaç kat arttığını görürsünüz.

Kış aylarında Ankara’ya geleniniz oldu mu bilmiyorum. İsli, puslu, gridir.Şu an olduğu gibi. (Şimdi pencereyi açtım, kömür kokusunu alınca kapadım)Doğalgaz kullanan bir şehirde bunun nedenini anlamak için basını biraz takip etmek yeterli.

En borçlu belediye olmasına ve hakkındaki yolsuzluk iddialarına hiç girmiyorum bile…

Rahmetli Erdal İnönü 'Gerçeğin er veya geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır' demişti. Ben de bu söze inanmak istiyorum.

Not: Fotograflar Ankara Kalesi'nden.


|
This entry was posted on 19.12.08 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

5 yorum:

On 20 Aralık 2008 02:08 , mavimantar dedi ki...

Merhaba Mine.
Senin yazını okurken bir yandan da tekrar yayınlanan haberleri izliyordum.Melih Gökçek, o adlandırmak bile istemediğim gülüşüyle, düelloyu değerlendiriyor daha doğrusu bir sürü balon patlatıp, değerlendirme yaptığını sanıyordu.
Ne diyeyim , ben bu kadar görmeye bile dayanamadığım bir simayı sizin adım başı (hemde plazma tv.lerde) gördüğünüzü düşündükçe...
Her şey bir yana da, bence en acı olan yönetici ve kadrolarının kalitesinin gitgide düşüyor olması.

 
On 20 Aralık 2008 10:47 , Asortik Krep dedi ki...

Dünya da başka bir örneği yoktur sanırım ülkenin geçmişinde doğalgaz anlaşmalarını en pahalıya yapıp, halkı doğalgaza zorla döndürüp sonra da etrafa kömür dağıtan bir hükümet..Doğalgaz Ankara' nın kirli havası için düşünülmüş bir uygulama değilmiydi ben mi yanlış hatırlıyorum..?
Her gece yatağına işeyen bir çocuğa galonla su içirmek anlamına gelir bu uygulama..Hala da Gökçek'in taraftarları var çünkü kapasiteleri ancak onu anlamaya yetiyor.

 
On 20 Aralık 2008 12:08 , Timur dedi ki...

Minecim, birçok Ankaralının düşüncesine tercüman olmuşsun, ellerine sağlık..

herşey bir yana, bu kadar yolsuzluk yapıp da "biz fakir fukaranın yanındayız" demiyor mu, deli oluyorum..

 
On 30 Aralık 2008 13:19 , etki alanı dedi ki...

Ne kadar doyurucu bir yazı yazmışsın...Pek çok kişinin yarasını dile getirmişsin...

Ama ne kadar faydası olacak bilmiyorum.Bu yıl aday gösterilmezse,adım kadar eminim ki,gelecekte bir siyasi partinin genel başkanı olarak karşımıza çıkacaktır.Amip gibi,bölünerek çoğalır böylesi...Bu tiplere,gerçekler vız gelir...
Herşeyin hayırlısı diyerek kaderci gibi bitireyim..
Sevgiler...
TüTü

 
On 30 Aralık 2008 19:10 , Mine dedi ki...

Mavimantar, Asortik Krep, Timur ve Tütücüm,

Yorum ve katkılarınız için teşekkürler!