Author: Mine
•12.11.08
25 Ekim sabahı İstanbul’daydım ve kahvaltı için Maria’nın Bahçesi’ne gittiğimizi daha önce anlatmıştım. Öğleden sonra Fenerbahçe Parkı’na gittik. Hava genel olarak kapalı olmakla beraber ara ara yağmurda yağıyordu. Biraz yürüyüş yaptık, yüzyıllık ağaçları ziyaret ettik ve
sahildeki bir kayık barınağındaki bir kahveye oturduk. Adalar manzaralı, denize sıfır, üzeri naylonla kaplanmış bu salaş yerde tahtadan iki masa ve sedir ile tahta sandalyelerden hariç bir şey yoktu. Çaylarımızı içtik, bolca sohbet ettik. Yağmur şiddetini arttırınca da hemen yakınındaki Romantika’ya geçtik. Burası epey büyük bir cafe. Yerinden oynatılamayacak kadar ağır, beyaz ferforje masa ve sandalyeleri ve ağaç gibi çiçekleriyle bilmeyen yoktur sanırım. Bizim gittiğimizde çatısını kapatmak amaçlı tadilat vardı.Çatının cam olması kış için iyiymiş ama geriye kalan dokuz boyunca gelen güneş ışınları içerideki bitkilerin yanmasına neden oluyormuş. Garsonun yalancısıyım!
Akşam gittiğimiz mekan ise Moda’da Kalinihta’ydı. Alt kattaki büyük salonda fasıl, üst kattaki küçük salonda Rumca müzik yapılan mekanda biz üst kattaydık ve salonda bizim 18 kişilik grubun haricinde birkaç çift daha vardı. Kısacası salonu kapatmış gibiydik. Bu da eğlencemize yansıdı. Bizim gittiğimiz geceki müzisyenler internet sitesinde fotografı olanlar değildi. O yüzden müzik konusunda pek yorum yapamayacağım( Bu da beğenmediğimi gösterir) Biz genelde müzisyenlerin dinlendiği vakit, DJ’nin seçtiği şarkılarda daha çok eğlendik. 1970lerden günümüze, yerli yabancı hit olmuş şarkılardan seçerek hazırladığı program harikaydı. Rum tavernası eğlencesi olmadı ama bizler çok eğlendik.


NOT: Fotograf Fenerbahçe Parkı'ndan.





|
This entry was posted on 12.11.08 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.