Author: Mine
•28.9.08

ŞEKER BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Author: Mine
•27.9.08

Bence gelmiş geçmiş en yakışıklı ve de en iyi aktörlerden biriydi. Bugün 83 yaşında hayata gözlerini yumduğunu duyduğumda birçoğunuz gibi ben de üzüldüm. Son aylarda gazetelerde akciğer kanseri olduğuna dair haberler okumuştum. Yıllar boyu sigara içtiğini de…

Geçen aylarda NTV’de ‘Iconoclasts’ adlı belgeselde Robert Redford’la beraber konuk olduğunda, Newman’ın araba yarışlarına olan tutkusundan ve sanat ve tiyatronun gelişmesi için harcadığı çabadan bahsetmişlerdi. Daha da önemlisi Newman’ın sahip olduğu Newman’s Own adlı gıda şirketi sayesinde kazandığı milyonlarca doları, - her ne kadar sağlam bir mizah duygusuyla ‘Salata soslarının filmlerden fazla para getirmesi biraz moral bozuyor’ demiş olsa da - çeşitli ülkelerde ölümcül hasta çocuklar ve yakınları için kurulan kamplara yardım amacıyla kullandığını öğrenmiştim.
10 kez aday gösterilmesine rağmen sadece bir kez aldığı Oscar’la değil, kazandığı kalplerle hatırlanacaktır Paul Newman.

Detaylar için iki link
Hole in the Wall Camps

Newman's Own





Author: Mine
•27.9.08

Birkaç yıl önce sinema sever bir arkadaşım –la-, sayesinde izlediğim ve de çok sevdiğim bu film yarın akşam tv8’de gösterilecek. Filme IMDb’de 7,9 puan verilmiş. Amerikan bağımsız sinamasının bence başarılı örneklerinden biri. Başrol oyuncusu 135 cm’lik boyuyla Peter Dinklage’e bu filmde acımak bir yana hayran oluyorsunuz. Kısacası yalnızlık ve arkadaşlık üzerine sıcacık bir film. Tavsiye ederim.
Author: Mine
•22.9.08
Geçen hafta bir haber okumuştum. Babası liseye giden kızına, maddi yetersizliklerden dolayı artık onu okula gönderemeyeceğini söylüyor. O gün o kız çocuğu intihar ediyor.

Hasan Pulur’un bugünkü Milliyet’teki yazısını okuyunca, hemen şu siteyi ziyaret ettim ve bir kız öğrencinin okuması için katkım olsun diye başvuruda bulundum. Belki içinizde yardım etmek isteyen ama yardım edecek kişi bulamayan vardır. Ayda sadece 34 YTL'ye bir kız çocuğunun okumasına katkıda bulunabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için
www.bababeniokulagonder.org

Author: Mine
•11.9.08

Bugün CNBC-e'de de yayınlanan 11 yönetmenli bu filmi izlemenizi tavsiye ederim. Hepsi birbirinden etkileyici 11 dakika 9 snlik kısa filmler. En çok hangisinden etkilendin derseniz Inarritu derim. Babel ve 21 Grams'dan beri filmlerini merak ettiğim bir yönetmen.
Sözün kısası 11 Eylül'ün yıldönümünde izlenmesi gereken bir film.
Not: 11 Eylül gününün sadece ABD için değil Şili için, Srebrenica için de önemli bir tarih olduğunu bu filmler sayesinde öğrendm.
Author: Mine
•8.9.08
Gerçek yaşam öyküleri hep ilgimi çekmiştir. The Diving Bell and the Butterfly’da bunlardan biri. Elle Dergisi’nin editörü Jean-Dominique Bauby, 1995’de 43 yaşındayken serebrovaskuler bir rahatsızlık geçiriyor yani bir tür inme (Locked-In syndrome) Sadece sol gözünüzü kullanarak iletişim kurabiliyor, hatıralar ve hayal dünyasıyla ile de yaşama tutunmaya çalışıyor.
Tedavi olduğu hastanede terapistlerinin sayesinde ilerleme kat ediyor. İlk kurduğu cümle ‘ölmek istiyorum’ken, -kendi deyimiyle- dalgıç elbisesinin içinde bir kelebek olmasına rağmen, Claude Mendibil’in yardımıyla kitabını yazmayı başarıyor.
Film bence çok etkileyici. İlk sahnelerinde sesini duyuramaması, çocuklarıyla plajda buluşma sahnesi, oğlunun onun gözyaşlarını silmesi, babasıyla yaptığı telefon görüşmesi ve hastanede geçen son sahneleri hepsi çok duygu yüklü. Kurduğu hayaller ise görsel şölen. Fazlasını anlatmayayım izleyin görün.
Jean-Dominique Bauby, 9 Mart 1997’de kitabı yayımlandıktan 10 gün sonra hayata gözlerini yummuş. Türkçeye de çevrilmiş bu kitabı okumak isterim.
Bu arada filmin müziklerini de çok beğendiğimi söylemeden geçemeyeceğim.
Author: Mine
•3.9.08
İçimdeki Deniz (Mar Adentro) adlı filmdeki rolüyle hayranı olduğum Javier Bardem’e, No Country For Old Men’de saygım bir kat daha arttı. Şu günlerde Penelope Cruz’la yaşadığı aşk ile gündemde olan bu İspanyol oyuncunun, sanırım altından kalkamayacağı rol yoktur.
IMDb’den öğrendim kadarıyla, Javier Bardem bu filmdeki rolüyle epeyce bir ödül toplamış.
Javier Bardem’i bu kadar övdükten sonra filmi de öveceğim beklenir. Ama bu seferlik övemiyorum. Filmin bittiğini sonunda çıkan yazılardan anladım. Tekrar son sahneye dönüp, kaçırdığım bir şey mi oldu diye yeniden izledim, olmadı;baştan mı izlesem dedim, başka bir zamana erteledim.
Bu filmi anlayan varsa biri bana anlatsın!