(Hayatımda kaç zamandır içimi kemiren ve karar vermem gereken bir durum söz konusuydu)
Sabah kaçta uyanacağına karar vermek,
Ne yiyeceğine,
Ne giyeceğine,
Saat kaçta evden çıkacağına,
Yolda ne okuyacağına,
Bir sıkıntıyı dile getirirken nasıl konuşacağına,
Susmak gerekip gerekmediğine,
….
Liste uzar gider…
Günlük hayatımızda karar vermemiz gereken ne çok şey var.
Bir de hayatımızın akışını etkileyenler var ki,
Hangi okulda okuyacağımız, hangi şehri seçeceğimiz, kiminle arkadaş kiminle sevgili olacağımız gibi…
Karar verme süreci çok sancılı olsa da sonunda karar vermiş olmanın huzuru kaplar ya içimizi ve bizi özgürleştirir. Bugün ben de öyleyim. Son bir haftadır yoğun bir şekilde sancılarını çektiğim kararsızlık durumu yerini özgürlüğe bıraktı…
NOT: Fotograftaki adam, BM Binasının karşısındaki bu yerde dakikalarca kıpırdamadan oturması nedeniyle dikkatimi çekmişti. Kimbilir neler düşündü nelere karar verdi...
|
Bugün bloglarımız sayesinde tanıştığım
Yıldız’la beraber Tunalı’daydık. Akşamüzeri buluştuk. Biraz alışveriş, biraz yeme içme, bolca sohbet… Yine blog sayesinde tanıştığım
Arzu’nun , Yıldız’ın da blog sayesinde tanıştığı
Figen’in kulaklarını çınlattık.
Yemek için Cambo’yu seçtik. Neden mi? Yine blog arkadaşım
Sanem buranın İnegöl köftelerini çok severmiş. Ankara’ya geldiğinde de beraber gideceğimiz ilk yerde burası olacak. Sanem’e sözüm vardı, Tunalı’ya yolum düşerse onun için köfte yiyecektim.Bugün sözümü tuttum. Piyaz, acılı sosuyla beraber köfte ve ayran; afiyetle yedik.
Şu günlerde okuduğum kitaba gelince, blog komşum
Nihat Akkaraca’ya ait ‘Datça’da Zaman’ adlı kitap. Bu kitap ve de Nihat Abi için bir post yazılır (yazacağım da). Kendisini buradan tebrik ediyorum.
Sözün kısası, blog arkadaşlığı güzel vesselam…
|
Dün gece birazcık şekerleme yapmak için uzanmıştım. Ama şekerlemem sabaha kadar sürdü maalesef. Saatler boyu yatmaktan belim,sırtım tutulmuş vaziyette erkenden uyandım. Ben de Ipod, evin anahtarı ve sadece 1 ytl (gazete için) alaraktan attım kendimi dışarıya. Oturduğum site yürüyüş yapmaya çok müsait. Her sabah işe giderken (sabah saat yedide evden çıkıyorum) yürüyüş yapanlara gıpta ediyordum. Bugün ben de katıldım onlara. Biraz esinti olsa da önemsemedim. Tempolu yürüyüşümü bazen koşuya çevirdim. Kendimi mutlu ve bir o kadar da iyi hissettim bu sabah.
Eve gelince güzel bir kahvaltı ardından gazetem ve keyif çayım… İnsan başka ne ister?
|
İonna Kuçuradi’yi bilir misiniz bilmem. Geçtiğimiz aylarda yapılan bir röportajını okuyuncaya kadar adını ben de duymamıştım maalesef. Bugün başlayan YARSAV'ın düzenlediği “Kuvvetler Ayrılığı ve Yargıda Örgütlenme Özgürlüğü” konulu uluslararası sempozyumun ilk oturumununda başkanı olduğunu duyunca yargı mensubu olmadığım halde gittim.
Bilmeyenler için
İonna Kuçuradi Türk Felsefe Kurumu Başkanı. Felsefeci olarak yaptığı yorumlarıyla oturuma renk kattığı kesin.
İlk oturumun konuşmacıları ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen (Rıza Türmen'i dinlerken çok keyif aldım), Dünya Yargıçlar Birliği (IAJ) Genel Sekreteri ve İtalyan Yargıtayı Savcısı Antonio Mura (Yakışıklı bir İtalyan, 54 yaşındaymış ama 45 yaşında bile demezdim) ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok ‘tu.
Detaylar için birkaç link…
Milliyet'ten,
ntvmsnbc'den
|