
Kimileri, duygularını ve düşüncelerini yazıya çok güzel dökerler.Ben onlardan değilim.
Anatolia'da,1 Eylül'de gittiğim Sezen Aksu ve Hepsi konserini nasıl anlatacağımı bilemediğimden olsa gerek, bir haftayı aşkın süredir yazamadım.
Belki, yeniyetme gençler kızacak ama Hepsi, Sezen Aksu'nun yanında çerez gibiydi:) Konsere onlar başladı,playback şarkılarını danslarla süslediler. Ardından,Sarı Odalar'ı seslendirerek, Sezen aldı sahneyi. Konserinin ilk bölümünde,çiçekli desenli,açık renkli bir elbise, ikinci bölümde ise bu kez siyah zarif bir elbise giymişti. Makyajı da çok güzeldi.Geçirdiği rahatsızlıklardan eser yoktu. Neleri seslendirdi derseniz, Lale Devri, Sitem, İkili Delilik, Ah İstanbul, eski şarkılarından bir potpuri...ilk aklıma gelenler. Beraber yaptıkları şarkıları seslendirirken, Onno'ya da selam göndermeyi ihmal etmedi..Vokalistleri Nurcan ve Cihan'da birer parça söylediler. Sezen'in esprileri,yine çok hoştu. Bu yazın, populer parçası Çakkıdı ile bitirdi, üç nesilin bir arada izlediği konserini. Ah keşke şunu da söylese, diye içimizden geçirdiğimiz ne çok şarkısı olduğunu düşündüm bir an. Onu, beğenenler olduğu gibi beğenmeyenlerde olabilir ama eminim,onlarında hayatında yer etmiş, bir şarkısı veya bir sözü mutlaka vardır diye düşünüyorum.Bence her haliyle, güzel ve özel bir kadın-sanatçı-
Umarım,onu ve onun keşfettiği müzisyenleri(konserinde kendini müzisyen olarak tarifledi) uzun yıllar boyunca dinleriz. Ağzına ve yüreğine sağlık Minik Serçe...

Bu karikatürü ilk gördüğümde de çok sevmiştim.Bugün yine karşıma çıktı.Ben de bloga ekledim.

Bugün okuduğum'Ülser ve Reflü İnsandan Hayvana Geçti'başlıklı haber ilgimi geçti ve blogumda yer vereyim istedim:)
İşte okuduğum haber....
Kuş gribi, AIDS, Ebola ve sıtma gibi hayvanlardan insanlara geçen virüsler bir yana, insanlar da hayvanlara virüs bulaştırabiliyor. Örneğin, ülser ve mide kanseri nedeni Helicobacter pylori bakterisi. Ancak insan ve kedigillerde görülen ülserin aynı helicobacter pylori bakterisinden kaynaklandığı kanıtlandı. Bilim insanları, bu tesadüfü mercek altına aldı.
Bilim insanları, Helicobacter pylori bakterisinin bir şekilde insandan hayvana veya hayvan insana bulaşmış olabileceği varsayımıyla yola çıktı; zira farklı Helicobacter acinonychis türlerinde gen fragmantasyonlarının (parçalanma) özdeş. Kimin kime bulaştırdığını belirlemek için araştırmacılar, kedigiller ve insanda görülen helicobacter pylori genomlarını kıyasladı. Araştırmada, kedigillerdeki görülen Helicobacter türünde birçok hareketsiz, kırılmış ve etkisiz gene rastlanıken, insanlardaki helicobacter pylori?nin ise gayet faal durumda olduğu gözlemlendi.
İNSANI YİYEN KEDİGİL, BAKTERİYİ KAPTI
Araştırmayı yürüten Almanya?nın önde gelen kurumlarından Max-Planck Institute uzmanı Mark Achtman, genetik karşılaştırmada bakterinin bulaşma yönünün insandan hayvana şeklinde olduğunu düşünüyor. Araştırmacılar, bakterinin insandan hayvana geçişinin bir hayvanın bir insanı yemesi sonucu olduğunu vurguluyor.
İnsanlar ve kedigillerde görülen Helicobacter genomlardaki benzerlikten, araştırmacılar bakterinin insandan hayvana 200 bin yıl önce bulaştığını belirledi. İlk kedigile virüsün bulaşmasından sonra, kedigillerin birbirlerini yemesi veya aralarında yapılan kavgalar sonucunda bakterinin tüm kedi türlerine yayıldığı tahmin ediliyor.Helicobacter pylori bakterisinin farklı türevleri bir takım maymun türlerinde de etkili oluyor. Ancak bunlarla insan ve kedigillerdeki türevler arasında bir yakınlık bulunmuyor.
Kaynak: Araştırma PLoS Genetics dergisinde yayımlanmıştır.

Cnbc-e dizilerini severek izlerim. Ally Mc Beal, Without A Trace, X-Files, Gilmore Girls ve tabi ki Desperate Housewives aklıma ilk gelenler.
Cold Case ise bu sezonda devam eden,takip ettiğim nadir dizilerden. Cuma akşamları,saat 21.00'de yayınlanıyor. Dizinin yapımcısı, CSI serisinin ve Without A Trace'in de yapımcısı olan Jerry Bruckheimer.
Yıllar önce çözümlenemeyip rafa kalkmış davalar, 2000'li yıllarda bir vesile ile yine gündeme geliyor ve Lilly Rush(Kathryn Morris) ile ekibi, biz izleyenlere geçmişe yolculuk yaptırarak, faile ve nedenine ulaşıyorlar.
Without A Trace kadar sürükleyici değil. Bunun bir sebebi de,olayların geçmişte kalması olabilir.Without A Trace'de ise Malone ve ekibi zamana karşı yarışıyorlardı.
CSI'den farklı olarakta teknolojiyi kullanmıyorlar.Bizim meslekte olduğu gibi, iyi bir anamnez ve kanıtlar arası bağlantı kuraraktan sonuca ulaşıyorlar.Bu durumda,insanın aklına bir soru takılmıyor değil. Yıllar önce,bu davalara bakan polis ve yargı, neden benzer yolu izlememiş diye, ister istemez düşünüyor insan:)
Bu dizinin en sevdiğim özelliklerinden biri-belki en önemlisi- müzikleri. Jenerik müziğini çok beğeniyorum. Ayrıca her bölümde,cinayetin işlendiği yıla ait olan, populer şarkılar çalınıyor. Bir de her bölümün çok iyi seçilmiş, farklı final jenerikleri oluyor ki, dizi bitmese diyorsunuz.
İzleyin bakalım beğenecek misiniz!

Bu da farklı bir kolaj! Bilgisayarımda masaüstünde,
National Geopraphic 'in takvimli resimlerini kullandığımdan beri,bu resimleri klasörlüyordum,sergilemek bugüne kısmetmiş.
Kolajın üzerine tıkladığınızda resimleri daha büyütebiliyorsunuz,doğanın tüm renklerini barındıran bu fotograflara hayran olmamak imkansız.
Hazır bu kadar lafın üzerine,siteye girin ve temmuz ayı için seçilen balerini görün derim.Bu arada içeriğine de göz gezdirirseniz eminim ilginizi çeken bir konu ya da yere rastlarsınız.