•19.4.08
Yeni blog arkadaşım Anibal ‘Mine yeni yazı niye yok??Hadi yaz ama :))’ demese belki bilgisayarın başına oturup bir şeyler yazamayacaktım. Son günlerde üzerimde öyle bir tembellik vardı ki… Yavaş yavaş kurtuluyorum… Öncelikle kışlıkları kaldırdım, eskileri ayırdım. Atılacaklar bir tarafa, verilecekler diğer tarafa… Bu arada ayakkabılarımı da gözden geçirdim. İki bot, üç mevsimlik ayakkabı ve bir sandalet arabamın bagajında Beta Ayakkabı’ya gitmeyi bekliyorlar. Aksilik olmazsa yarın onları teslim edeceğim. Anlaşılacağı üzerine ayakkabı hastasıy-d-ım. Ama Yaban’ın ve blog arkadaşı Basit Bir Yaşam'ın yazdıkları benim son zamanlarda düşündüklerimle o kadar çok örtüşüyordu ki… Evimde koleksiyon yapmak için biriktirdiğim filmler, kitaplar, eskiye ait kasetler, CD’ler son zamanlarda yük olarak gelmeye başlamıştı. Baktım aynısını Basit Bir Yaşam'da yazmış. Biz çocukken kitaplarımızı arkadaşlarımızla paylaşırdık. Zamanla ya okumayı azalttık ya da paylaşmayı…
Çiçeklerim
İkisi hediye geldi, altısı ben artık bakamıyorum diyen bir arkadaşımdan… Bana geldiklerinde fazla sulandıklarından menekşelerim ölmek üzereydiler. Şimdi canlandılar ben de çiçeklerini açmasını bekliyorum.
Güzel Haber
3 Nisan’da Ankara’da müthiş bir yağmur vardı. Timur’la beraber bir gün öncesinden sözleştiğimiz gibi buluştuk. Bu konudaki tecrübesizliğimize rağmen kırtasiye malzemeleri ve kitaplar seçtik. Aynı gün kargoya verdik. Arapgir’e giden kargomuzun okula ulaşması biraz zaman aldı. Bu arada Oğuzhan ve Mehmet Öğretmenlerle telefonla da tanıştık. Onlar kargomuz için teşekkür ettiler. Biz de onlara en iyisini yapma çabaları için teşekkür ediyoruz. Yolları açık olsun.
Bostancık İlköğretim Okulu öğrencilerinin gözlerinden öpüyorum.
Okuyorum
2006 Yılında hediye edilen ama bir türlü okumaya fırsat bulamadığım Nurten Ertul’un Kimlik adlı kitabı elimde… Bu kitaba katkısı olan Bay Hristo, yazarına benim için imzalatmış, sonra da bana hediye etti. Yani bir anı kitap benim için.
Öyküsü her ne kadar günümüzde başlasa da, bulunan bir günlükle 1820’lerin Kapadokya’sına gidiyoruz. Kitabın sonunu merak ediyorum.
Asker Yolu
Geçen hafta erkek kardeşimi askere gönderdik. Asker bavulunu hazırlarken, üç bayan onu o kadar bunaltmışız ki sonunda ‘bir otobüse atsam kendimi’ dediğinde farkına vardık neler yaptığımızın… Haksız sayılmazdı. Orada işine yarayacağını duyduğumuz her şeyi attık bavula…
DJ Geveze
Dün akşam Sanotolia’da, bir firmanın sponsorlüğündeki gösterisini izlemeye gittim. Epeyce güldük eğlendik ama hayatımda ilk kez bu kadar farklı bir seyirci profiliyle karşılaştım. Herkes yaş sınırı olmadan çocuğuyla gelmişti. Çocuğunu avutamadığından dışarı çıkanlar tamam da bir kadın vardı ki oğlunu salonda resmen dolaştırdı. Koltukların arkasından dolaşıp bir kapıdan çıkıyor diğerinden giriyorlardı. Baştan anlamadım ama bu işi birkaç kez yapınca içimden 'yuh, bu kadarda olmaz ki!' dedim. Bari dışarıda gezdir çocuğunu… Bunun haricinde yetişkinlerde ara ara salonu terk edip içeri girdiler… Valla Geveze’nin yerinde olsaydım salona girip çıkanlara bir iki laf ederdim.
Kapalıyız Evde Yokuz
Bir süreliğine Ankara dışında olacağım. Çok sevdiğim bir şehre, sevdiğim insanlarla olmaya gidiyorum. Sezen Aksu’nun bir şarkısında söylediği gibi ‘Kapalıyız evde yokuz…’
.
Çiçeklerim
İkisi hediye geldi, altısı ben artık bakamıyorum diyen bir arkadaşımdan… Bana geldiklerinde fazla sulandıklarından menekşelerim ölmek üzereydiler. Şimdi canlandılar ben de çiçeklerini açmasını bekliyorum.
Güzel Haber
3 Nisan’da Ankara’da müthiş bir yağmur vardı. Timur’la beraber bir gün öncesinden sözleştiğimiz gibi buluştuk. Bu konudaki tecrübesizliğimize rağmen kırtasiye malzemeleri ve kitaplar seçtik. Aynı gün kargoya verdik. Arapgir’e giden kargomuzun okula ulaşması biraz zaman aldı. Bu arada Oğuzhan ve Mehmet Öğretmenlerle telefonla da tanıştık. Onlar kargomuz için teşekkür ettiler. Biz de onlara en iyisini yapma çabaları için teşekkür ediyoruz. Yolları açık olsun.
Bostancık İlköğretim Okulu öğrencilerinin gözlerinden öpüyorum.
Okuyorum
2006 Yılında hediye edilen ama bir türlü okumaya fırsat bulamadığım Nurten Ertul’un Kimlik adlı kitabı elimde… Bu kitaba katkısı olan Bay Hristo, yazarına benim için imzalatmış, sonra da bana hediye etti. Yani bir anı kitap benim için.
Öyküsü her ne kadar günümüzde başlasa da, bulunan bir günlükle 1820’lerin Kapadokya’sına gidiyoruz. Kitabın sonunu merak ediyorum.
Asker Yolu
Geçen hafta erkek kardeşimi askere gönderdik. Asker bavulunu hazırlarken, üç bayan onu o kadar bunaltmışız ki sonunda ‘bir otobüse atsam kendimi’ dediğinde farkına vardık neler yaptığımızın… Haksız sayılmazdı. Orada işine yarayacağını duyduğumuz her şeyi attık bavula…
DJ Geveze
Dün akşam Sanotolia’da, bir firmanın sponsorlüğündeki gösterisini izlemeye gittim. Epeyce güldük eğlendik ama hayatımda ilk kez bu kadar farklı bir seyirci profiliyle karşılaştım. Herkes yaş sınırı olmadan çocuğuyla gelmişti. Çocuğunu avutamadığından dışarı çıkanlar tamam da bir kadın vardı ki oğlunu salonda resmen dolaştırdı. Koltukların arkasından dolaşıp bir kapıdan çıkıyor diğerinden giriyorlardı. Baştan anlamadım ama bu işi birkaç kez yapınca içimden 'yuh, bu kadarda olmaz ki!' dedim. Bari dışarıda gezdir çocuğunu… Bunun haricinde yetişkinlerde ara ara salonu terk edip içeri girdiler… Valla Geveze’nin yerinde olsaydım salona girip çıkanlara bir iki laf ederdim.
Kapalıyız Evde Yokuz
Bir süreliğine Ankara dışında olacağım. Çok sevdiğim bir şehre, sevdiğim insanlarla olmaya gidiyorum. Sezen Aksu’nun bir şarkısında söylediği gibi ‘Kapalıyız evde yokuz…’
.