Author: Mine
•4.2.06
Sevdiğim forward maillerden biri de bu:)




80'LI YILLARDA YASAMAK DEMEK
1980li yillarda hayatinin ilk tecrübelerini yasamis, ilkokula gitmis, kenan evren'i, erdal inönü'yü, özali tanimis olmak, ajda pekkan'in alo, michael jackson'in pepsi reklamlarini hatirlayacak kadar sansli olmak demek Big in Japan , the final countdown , eye of the tiger demek.
icraatin içinden demek, semra koy bir kaset de nesemizi bulalim demek. köprü demek, ödediginiz her kurus verginin yol, su, elektrik olarak size geri dönmesi demek
voltran voltran voltran demek , depozito toplamak adina kola sisesi biriktirmek demek , adile nasit ten masal dinlemek demek. debbie gibson, tiffany, jason danovan, sandra, modern talking ..vb... dinliyor olmak... comanchero'nun ve life is lifein sözlerini ezberlemeye çalismak demek... michael jackson, madonna, samantha fox demek
korhan abay, cenk koray, metin milli, ersen ve dadaslar demek. clementine, he man, she ra, transformers demek.
okula siyah önlükle gitmek demek. kayahan, nilüfer, sezen aksu, baris manço ile büyümek demek ihtilal cocugu demek köle izaura demek, ziyaretçiler demek!!!! acidçi misin metalci mi demek...
moruk demek, herild yani demek, hey corc versene borc demek, olmaz maykil bende de yok cevabini isitmek demek,
geriye donup baktikca ic gecirmek demek...
yüzyil içindeki en iyi, en kiyak kusak. hem eski hem yeni olmak demek. biraz gözü açik bir 80 li yüz yillik nesil kültürünü bir porsiyonda almis demektir.
edi mörfiiiiiii huuuuuuuuuuuuuu sörli makleeyynn yeeeeeee diye bagirip en az bir technotronic kasedine sahip olmak demek.
mahalle ce$melerinden su icmek, bayramlari iple cekmek, cumhurba$kani denince kenan evreni hatirlamak demek
koltukaltinda topla okul bahçesine yalniz giderken "nasilsa oyniycak birileri vardir" diyebilmek demek
eti kemik geciyor demek; evden çikmayan bilgisayar bebeleri haline gelmeden çocuklugunu yasayabilmis, son dönemin bir üyesi olmak, ne sorusuna zonk cevabi vermekten zevk duymak, , büyüteç ile kagit yakmak ve siyah kagitlarin beyaza oranla daha kolay yandigini kesfetmek,
9 voltluk pile dilinle dokunup o eksi ani yasamak, televizyon konserlerini teybe çekerken odaya giren anneyi hemen susturmak, 23 nisan çocuk senliginde gelen yabanci çocuklara 5 dakikada asik olmak demek
son dersin son 5 dakikasinda parkeleri giyip zilin çalmasini beklemek, hurraa kapiya dolusmak, disariya pestil olarak çikmak demek, sinek ilaci arabalarinin arkasinda biraktigi bulutta deli gibi dolasmak demek.
kutu kolayi actiktan sonra kapagini cekip cikarip atmak demek, tipe bak demek, fon muzigi laura brannigandan self control olan gunler. bakkala gitmenin, sokakta oynamanin, harclik toplamanin gecerli sayildigi, havuc'un olmadigi yillar demek... her seye ragmen temiz ve el degmememis bir hayat demek... sonrasinda biz buyuduk ve kirlendi dunya demek.
pazar aksamlari mecburen yikanmak ve erken yatmak demek, sesi açip kismak için televizyonun dibine kadar gidip üstündeki dügmelere basmak zorunda olmak demek
sehirlerarasi yolculuklara cikarken otobusun 302s olmasi icin dua etmek. bilet alirken arka kapinin onu ve tekerlek ustu olmasin demek.
resimli futbolcu kartlari demek, süper babaanne demek, fantayla kolayi karistirmak demek, mahalle kavrami demek.
cavusevsku ve karisinin kursuna dizilisini tvden seyretmek demek, o goruntulerin yillar sonra bile kafadan hala cikmami$ olmasi demek.
anket ve hatira defterlerinin olmasi bunlara seviyorum ama kimi diye baslayan maniler yazmak,
önünde tek arkasinda 2 çizgi olan külotlu çoraplarin havada sallanarak giydirilmesi, içinde biri sabunlu iki islak bez olan mustili beslenme çantasi, dantel yaka, yenen kokulu silgi, leblebi tozu çekerken atlatilan ölüm tehlikeleri, hulahop, ayak bilegine takilarak çevrilen top, sek sek oynamak, bayramda mahalleye dagilip seker toplamak, müsaitseniz annemler size gelecek demek.
trt'nin yayin akisinin bitmesiyle çalan istiklal marsi için ayaga kalkip, marsi hazirolda bangir bangir söylemek ve marsin bitiminden sonra çikan tiz "biiiiiiiiiiiiip"sesine ragmen televizyonu kapatmamak demek.
Zerrin Özer demek. Nasil da geçmisti bütün bir yaz demek. Bu sarkiya kafanda klip çekmek demek.
annelerin çernobil yüzünden çay içirmemesi, gofret yedirmemesi demek.. challengerin oldugu günkü haberleri hatirlamak demek.. pkk saldirilarinda her gün mutlaka birilerinin öldügünü duymak ama anlamamak demek..
veronica castroyu güzel zannetmek demek.. kenan evreni atatürk zannetmek demek..
Yazlik diskolarda içeri alinmamak demek. bunun için aglamak ve içeride - her nedense- You are in the army now- sarkisinda sarmas dolas danseden abi ve ablalara bakip özenmek demek
gorbaçov'un kafasindaki kirmiziligin ne oldugunu merak etmek, anneye "zeki müren'e teyze mi diyim amca mi diyim" diye sormak, kenan evren'in cumhurbaskanligi görevinden ayrilirken çankaya köskü basamaklarindan yavas yavas inip sekreteriyle vedalasmasini hatirlamak, "hayat bilgisi" kitabinda kenan evren'in resmi olmasi, her yere modern cami insa etme furyasina anlam verememek, batman ve sirnak'in henüz il olmadigi günleri hatirlamak,
özalin çenesinin enteresan yapisina anlam veremeyip, "acaba benim çenem de ilerde böyle olur mu" kaygisiyla aynaya bakmak demek...
breyk breyk arkadas ariyorm demek eve lazim olur diye fazlaca pul almak demek ho ho ho hoover demek zeki müren in size alo diyoruuuum demesi demek
ilkokulda halley, petrol ve komancero sarkilarini uydurma sozlerle soyleyerek danseden tolga han ozentisi sefil dans gruplari kurmak okul sonrasinda ise her gun kosturarak eve gidip; bu topragin sesi programinda kimil zararlisi ile mucadele yontemleri, orman koylusunun sorunlari ve yuksek randimanli durum bugdayiturleri ile ilgili verilen faydali bilgilerin ardindan kamber aga ile uyanik skeclerini buyuk bir ilgi ile izlemek demek kucuk yasta bilinçli bir ciftci kadar ziraat bilgisine sahip olmak demek
sinemalarda the lord of the rings, harry potter vs. izlemek yerine jules verne romanlari okumakla gecirilen bir cocukluk demek
aldim çantami kolumaaa, çiktim dallas yoluna, ben babi'yi beklerken ceyar girdi koluma sarkisini dansiyla birlikte bilmek demek.
kimler geliyo kimler? sana ne, sana ne? ama bunu söylemenize gerek yokki, ben yapinca alisverisi, zaten aliyorum satis fisi replikleri barindiran ali-aysegül atik reklami ve
bakkal amca, bir pergel, bir kalem, bir de çikolata alacagim. erooooolll, eroooolll (mahallede çocuklardan biri) buraya gelin dedim size buraya ! fisini de al oglum'daki meshur erol, hadi hep birlikte, hep birlikte, biz biz olalim yemeklerden önceeee, lavaboya kosalim,
hafta da bir kere tirnaklari keselim, firçalayip onlari tertemiz olalim diye sarkilar ezberleyen bir nesil olmak
icraatin içinden izleyip özal'in kalemine bakip hipnotize olmaya çalismak
videocudan american ninja, kartal, kan sporu ve evil dead gibi filmleri kiralamak demek
analogtan dijitale geçis devrini yasamis birey oldugunu anlamak ve ikisinden de farkli zevkler aldiginin farkina varmak demek
çok güzel bir ülkenin son yillarini hayal meyal hatirlamak, sonra da çivisinin çikisini görerek büyümek demek
Hava durumlarinin eksi degil de "sifirin altinda bilmem kaç" denildigini bilmek demek
Muhtemelen hayatimiz boyunca yasadigimiz en güzel 10 yil demek...
trt 1'de olu$an sorunlar sonucu yayina bir süre ara verildi? inde ekrana getirilen donuk agaç, dag bayir resmine 10 dakika hareketsiz bakabilmek demek,
Türkiyede yasamis son mutlu kusak oldugunu hüzünle hissetmek demek.
This entry was posted on 4.2.06 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.